Osmaniye İHH İnsani Yardım Derneği, Çin hükümetinin 2009’da yüzlerce Doğu Türkistanlı genci öldürüldüğü Urumçi Katliamı’nın yıldönümü dolayısıyla açıklamada bulundu.
Dernek Başkanı Erdoğan Asarkaya, dernek binasında yaptığı açıklamada, 2009’da işçi olarak Urumçi’deki bir fabrikada çalışan iki Doğu Türkistanlı gencin linç edilerek öldürülmesinin ardından bilgi alma talebiyle valilik önünde toplanan kalabalığa ateş açılmasıyla başlayan ve yüzlerce gencin öldüğü Urumçi Katliamı’nın yıl dönümü olduğunu anımsattı.
Çin’de Sincan Uygur Özerk Bölgesi adıyla tahakkümü altında tuttuğu Doğu Türkistan’da, insan hakları ihlallerinin hayatın tüm alanlarında yoğun bir şekilde devam etiğini ifade eden Asarkaya, “Çin Hükümeti, sistematik asimilasyon, işçi programları ve zorunlu göç ve nüfus politikaları ile Doğu Türkistan’ın Müslüman nüfusunu azaltmaya çalışırken, Çinlilerin ev ve iş garantileriyle Doğu Türkistan’a göçleri teşvik edilmekte, demografik yapı tersine çevrilmeye çalışılmaktadır” dedi.
Asarkaya, Çin’in tüm uluslararası hukuk kurallarına aykırı bir şekilde asimilasyon ve soykırım politikalarına devam ettiğini hatırlattı.
Evrensel İnsan Hakları Bildirisi'nin maddelerine aykırı davranan Çin’in BM tarafından kabul edilen Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'nin maddeleri arasında yer alan tüm soykırım fiillerini işlediğini anlatan Asarkaya, şöyle devam etti:
“Dinî değerlerin tamamına yönelik saldırılar, cami, medrese ve İslam kültür öğesi eserlerin yıkılması, Bir Kuşak Bir Yol projesi güzergâhında bulunan Müslümanlara ait köy ve kasabaların tüm kültürel ve tarihî dokularıyla birlikte yerle bir edilmesi ve bu yerlerin ahalisinin farklı bölgelere sürgün edilmesi, 18 yaşından küçüklerin, memur, işçi, öğrenci, emekli ve kadınların ibadet yerlerine girmesi ve ibadet etmesinin yasaklanması, Ramazan ayında oruç tutmanın yasaklanması, Müslümanlara ait mezarlıkların yok edilmesi ya da taşınması, Müslümanlara domuz eti yedirme ve alkol kullandırma, çocukların sünnet ettirilmesinin yasaklanması, evlilik ve cenaze törenlerinin dine ve örfe uygun yapılmasının yasaklanması, Türk kızlarının zorunlu olarak Çinli erkeklerle evlendirilmesi, toplumun lider ve aydınlarının, akademisyenlerin toplama kamplarına kapatılmak suretiyle topluma yön verecek isimlerden toplumun mahrum bırakılması, dinî ve millî bayramların yasaklanması, ürünlerin “helal” olarak etiketlenmesinin yasaklanması ve helal etin Müslümanların yemesi haram olan domuz etiyle birlikte satılması, Uygurlara verilmiş anadilde eğitim hakkının yasaklanması ve Çincenin tüm okullarda zorunlu dil hâline getirilmesi, Uygurca dinî ve millî eserlerin, Kur’an-ı Kerimlerin toplanarak yakılması, okumanın ve bulundurmanın yasaklanması, buna aykırı davrananların hapis cezasına çarptırılması”
Asarkaya, Doğu Türkistan’daki Çin zulmünün yalnızca bu yapılanlarla da sınırlı olmadığını, hayatın birçok alanında bu asimilasyon politikaları daha da artırılarak devam ettirdiğini söyledi.
İslâm dünyasının ve tüm insanlığın sırtını döndüğü Doğu Türkistan, eğer gündelik kazançlar ve reel politik kaygılarla unutulursa yarın yanında durulacak bir Doğu Türkistan olmayacağını anlatan Asarkaya, “Çin’in Doğu Türkistan bölgesinde periyodik olarak devam ettirdiği zulmün arkasında yatan nedenlerin en önemlilerinden biri ise ekonomik çıkarlardır. 138 çeşit madenin çıkarıldığı Doğu Türkistan, özellikle petrol, doğalgaz, uranyum, altın, kömür gibi madenler açısından oldukça zengindir. Bölge aynı zamanda 8 ülkeyle var olan sınırları, Çin’in 2013 yılında ilan ettiği “Bir Kuşak Bir Yol” projesinin güzergâhında olması gibi nedenlerle ekonomik ve jeostratejik açıdan büyük öneme sahiptir. Çin Hükümetinin Doğu Türkistan’daki sistematik hak ihlalleri, asla görmezden gelinemeyecek, vicdan sahibi herkesin karşısında durması gereken büyük zulümlerdir. Ne yazık ki, şu ana kadar ne Birleşmiş Milletler, ne İslâm İşbirliği Teşkilatı, ne de diğer uluslararası kurum ve kuruluşlar üzerlerine düşen görevleri yerine getirememiştir. Buradan açık bir şekilde çağrıda bulunuyoruz ve diyoruz ki, insanlık tarihi boyunca ne kadar zulüm ve zalim varsa hepsi tarihe kara birer leke olarak geçti. Ne kadar zulüm ve zalim destekçisi varsa, onlar da öyle. Gelin sizler bu zulümleri engellemek için adımlar atın! İnsan haklarına savaş açan, insanlık onurunu çiğneyen ve on yıllardır türlü zulümler işleyen Çin hükümetine gereken yaptırımları uygulayın” ifadelerini kullandı. İHH İnsani Yardım Derneği